phrasal verb

12) come across

anlamı     : -e rastlamak, ile karşılaşmak

 11) wipe out

anlamı     : silip süpürmek, kökünü kazımak

cümlede  : -One bad harvest could wipe out all of a grower's profits for the previous two years. (Kötü bir hasat çiftçinin 
 önceki iki yılda elde ettiği karın tümünü silip süpürebilir.)

-The tidal wave wiped out the small fishing village. (Tsunami küçük balıkçı köyünü silip süpürdü.)

10) turn down (2)

anlamı     : derecesini azaltmak, sesini kısmak

cümlede  : -I'm studying! Please turn down the TV.

 9) turn down (1)

anlamı     : reddetmek

cümlede  : -She turned down the new job in İstanbul, because she didn't want to move.

 8) break down (2)

anlamı     : ruhen yıkılmak

cümlede  : -She broke down after her husband died. (Kocası öldükten sonra yıkıldı.)

7) break down (1)

anlamı     : arıza yapmak, bozulmak

cümlede  : -The truck broke down in the desert. (Kammyon çölde arıza yaptı.)

6) catch on

anlamı     : popüler/ünlü olmak, tutulmak

cümlede  : -The invented a new game, but it never really caught on. (Yeni bir oyun icat etti fakat gerçekten popüler olmadı/tutmadı.)
- I wonder if the game will ever catch on with young people? (Oyunun genç insanlar arasında popüler olup olmayacağını merak ediyorum.)

 5) look down on

meaning   : see as inferior

anlamı     : küçümsemek, aşağılamak

cümlede  : Don't look down on me. (Beni küçümseme)

4) blame for

meaning   : find fault with

anlamı     : suçlamak, kabahatli bulmak

cümlede  : -He doesn't blame for anyone for his father's death. (Babasının ölümü için kimseyi suçlamıyor.)

-The goverment has been blamed for the economic crisis.

3) put up with 

meaning   : tolerate

anlamı     : katlanmak, dayanmak

cümlede  : - He can't put up with smoking in his office.

2) pass away     

meaning   : die

anlamı     : ölmek

cümlede  : - The old woman passed away silently.

1) blow up     

meaning   : 1) explode  2) suddenly become very angry

anlamı     : 1) patlamak   2)aniden sinirlenmek

cümlede  : - The bomb blew up before they could defuse it.
-When he heard the news, she blew up and rushed out of the room.