
257) perpetual
anlamı : sürekli
256) futile
anlamı : boşuna, beyhude

255) skillfully
anlamı : maharetli bir şekilde, ustalıkla

254) dazzling
anlamı : harika, müthiş, büyüleyici
253) endure
anlamı : dayanmak, katlanmak
- endure the pain (acıya katlanmak)
- one who loves roses should endure the pain (gülü seven dikenine katlanır.)
252) obvious
anlamı : besbelli, ortada, aşikar
- it is obvious that (belli ki)
- an obvious example (açık bir örnek)
251) underway
anlamı : yapım aşamasında, çalışma halinde
- Vote counting is underway across the country.
- A meal is underway.
250) pile
anlamı : yığın
- pile of books (kitap yığını)
- pile of dung (çöp yığını)
- pile of shit (bok yığını)
249) plenty of
anlamı : pek çok, hayli
- wash with plenty of water (bol su ile yıkamak)
- plenty of time (bol zaman)
248) recover from
anlamı : -den kurtulmak- iyileşmek
- recover from an illness (hastalıktan kurtulmak)
- It took my grandfather a long time to recover from the death of my grandmother.
247) opt for
anlamı : -i seçmek
246) distract from
anlamı : (-den) dikkatini başka yöne çekmek
245) enhance
anlamı : artırmak, geliştirmek
- enhance productivity (verimi artırmak)
- enhance one's performance (performansını artırmak)
244) assemble
anlamı : toplamak
- assemble a meeting (toplantı düzenlemek)
-assemble under the same roof (aynı çatı altında toplamak)
243) lure
anlamı : çekmek, ayartmak
-The old lady lured children to her home by promising to show them her new kittens.
- lure someone into one's trap (tuzağına düşürmek)
242) on behalf of
anlamı : -ın namına -ın adına
- apologize on behalf of someone (başkası adına özür dilemek)
-issue an invoice on behalf of (adına fatura düzenlemek)
241) accuracy
anlamı : doğruluk
- accuracy of content (içeriğin doğruluğu)
-Each experiment is performed twice to ensure accuracy.
240) irrigation
anlamı : sulama
- agricultural irrigation tarımsal sulama - excess irrigation aşırı sulama
239) prosperous
anlamı : zengin
- We wish you a prosperous business. ( Bol kazançlı günler dileriz.)

238) buffet
anlamı : büfe
-buffet meal : açık büfe yemek
237) immense
anlamı : uçsuz bucaksız, çok büyük
236) burden
anlamı : yük
dept burden: borç yükü
235) deport
anlamı : sürmek
234) mandatory
anlamı : zorunlu
(Manda turu yapmak zorunlu dan aklına gelsin)
233) lavish
anlamı : müsrif, savurgan
232) cliff
anlamı : uçurum
231) shelter
anlamı : barınak, sığınak
230) pit
anlamı : çukur
229) pedestrian
anlamı : yaya
228) patrol
anlamı : devriye
227) insulator
anlamı : yalıtkan
226) patient
anlamı : hasta
225) kidney
anlamı : böbrek
224) interim
anlamı : geçici
-interim government
(Fatih TERİM geçici olarak sahaya müdahale etti den aklına gelsin)
223) institution
anlamı : kurum
222) indefinitely
anlamı : süresiz
221) impound
anlamı : el koymak, haczetmek
220) immune
anlamı : bağışıklık
- immune system
(ümüğüne yapışmaktan aklında kalsın)
219) grim
anlamı : gaddar
218) flavor
anlamı : lezzet
217) deter
anlamı : vazgeçirmek
(yeter den aklına gelsin)
216) debris
anlamı : enkaz
-get trapped under debris in Tebriz
215) casual
anlamı : gündelik
-Casual clothes
214) affluent
anlamı : varlıklı (afili den akılına gelsin)
Ali Koc came from a well educated, affluent family.
213) strait
anlamı : boğaz, geçit
212) comprise
anlamı : kapsamak, oluşturmak
iPhone 5s/5c already comprise 5.5% of all active iPhones globally
211) attain
anlamı : ulaşmak, elde etmek
210) be capable of
anlamı : yetenekli, -e yapabilir
Humans 'could one day be capable of running up to 40mph'
A new study suggests humans could one day run at speeds of up to 40mph - more than 10 miles faster than the world's fastest runner Usain Bolt.
209) cruising
anlamı : deniz gezisi, yolculuk, dolaşma
208) prehistoric
anlamı : tarih öncesi
207) placid
anlamı : sakin, yumuşak, uysal
206) reluctant
anlamı : gönülsiz, isteksiz
205) generously
anlamı : cömert bir şekilde
204) vulnerable
anlamı : kolay incinir, savunmasız narin
203) resistance
anlamı : direnme, dayanıklılık
202) occasion
anlamı : fırsat, durum, ortam
201) display
anlamı : sergilemek, göstermek, ekran
-There is no message to deplay (Görüntülenecek mesaj yok.)




















































